baran güzel – korkudan da büyük bir şey – Antiklopedi
everest yayınları, s.197-198

o gece siz uyurken evin içinde ayakuçlarıma basarak, tükenmek üzere olan mumun cılız ama devingen ışığında gezindim biraz. mutfakta cebimdeki son sigarayı içtim. birce’nin yatak odasına girdim. ondan kalan kıyafetlere, eşyaya baktım. benimle birlikteyken aldığı kırmızı, eteği pileli elbiseyi askılığın en sonunda görünce şaşırdım. kokladım. uzun süredir giyilmediğinden, rutubetli, pis bir koku sinmişti kumaşa. gardırobun üzerinde üç valiz yan yana diziliydi. hepsini tek tek indirdim. i̇çlerinden biri doluydu. mumu valize iyice yaklaştırdım. fermuarını çektim. katlanmış üç çarşafın arasında ahşap bir kutu vardı valizin içinde. yatağa oturup kapağını açtım kutunun. i̇lk gençliğim orada, karşımda duruyordu. lisedeyken çektirdiğim bir vesikalık fotoğraf. annemin birce’ye verdiği, çocukluğumdan kalma tek şey olan shell’in dağıttığı kırmızı araba. birce’yle tanıştığım gün okuduğum garp cephesinde yeni bir şey yok’un nihal yeğinobalı çevirisi.

birlikte gittiğimiz konser, sinema ve tiyatro biletleri. ona aldığım gümüş bir kolye. şıpsevdi markalı sakızdan çıkan love is… çıkartmaları. birlikte ödediğimiz ilk elektrik faturası. editörlüğünü yaptığım, künyesinde adımın yazdığı ilk kitap. babamın kanser olduğunu söyleyen hastane raporu. mumun alevi fitilin sonuna ulaşmış, ayakta durmakta zorlanan bir sarhoş gibi savrulmaya başlamıştı. sönmeden evvelki son parlayışı zayıf bir çırpınıştan ibaretti. mum söndü, parafin kokusu yükselen dumanla beraber son kez burnuma ulaştı. gözyaşlarımı sildim. kutuyu kapattım.